Mikrosüngerler , patentli , mikroskobik boyutta , polimer esaslı , gözenekli , çoğunlukla
topikal uygulanabilen, ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda oral kullanımından da söz edilen
mikroküresel sistemlerdir. Bu sistemleri mikrokürelerden ayıran en önemli özellikleri ,
yüzeylerinin porözlü olmasıdır. Partikül çapları 5-300 m arasında değişir ve birbirine bağlı boşluklardan oluşurlar.
Büyüklüğü değişebilmekle birlikte ortalama 25 m'lik çapa sahip bir mikrosüngerde
yaklaşık 250.000 gözenek bulunur .Total gözenek hacmi ise 1mL/g'ı bulmaktadır ki bu da
bize mikrosünger içinde geniş bir depo oluşumunu sağlar.
Mikrosüngerlerin , partikül büyüklüğü , por çapı , por hacmi ve viskoelastik özellikleri
etkin maddenin özelliklerine ve istenilen salım süresine göre değişebilir. Etkin maddeler
mikrosüngerlere hapsedildikten sonra krem , sabun , losyon , toz , tablet, kapsül gibi farmasötik
preparatları hazırlanabilmektedir. Özellikle deriye uygulandıklarında , büyük partikül
büyüklüğüne sahip olmaları nedeniyle stratum corneum tabakasından geçemezler. Deri
yüzeyinde kalıp etkin maddeyi kontrollü bir şekilde salabilirler. Biyolojik olarak inert olan
mikrosüngerler, toksisite , allerjik reaksiyon ve irrtasyona neden olmazlar.
Mikrosüngerleri diğer mikroenkapsülasyon ürünleri olan lipozomlar ve mikrokapsüller ile
karşılaştırırsak daha avantajlı sistemler olduklarını görürüz. Mikrokapsüller etkin madde çıkışını
kapsül duvarı ile kontrol ettiklerinden bu duvarın zedelenmesiyle içerikteki etkin maddenin
tamamı denetimsiz salınabilir , oysa mikrosünger sistemlerde polimerik yapının gözenekleri
arasından etkin madde salınır ve sistem iskeleti bozulmadan kalır. Lipozomlara bakıldığında ise
üretim proseslerinin kompleks, etkin madde yükleme kapasitelerinin düşük , kimyasal
stabilitelerinin limitli olduğunu görürüz . Buna karşın mikrosüngerler pH 1-11 aralığında ve
130°C gibi yüksek sıcaklıklara kadar stabildirler ve pek çok taşıyıcı ile geçimli olan
sistemlerdir. Ortalama por çaplan genellikle 0.25 m'nin altında olduğundan ve bu por
büyüklüğünden bakteri geçişi mümkün olmadığından kontaminasyon riskleri çok düşüktür ve
topik uygulananlar dışında , ayrıca koruyucuya ihtiyaç duymazlar. Etkin maddeyi yükleyebilme
kapasitesi % 50-60 ( a/a ) oranlarına kadar çıkabilmektedir.
Mikrosüngerlerin Hazırlanması:
Değişik yöntemler kullanılarak mikrosüngerler hazırlanabilir. Ancak mikrosünger
sistemler içine hapsedilecek fonksiyonel maddeler bazı kriterlere sahip olmalıdır:
Monomer karışımı ile tamamen karışmalı veya çözücü ilavesi ile tamamen karışır hale
getirilmelidir.
Suda çözünmemeli veya çok az çözünmelidir.
Monomerlere karşı inert olmalıdır.
Emülsiyon - çözücü difüzyon yöntemi olarakta adlandırılan bu yönteme göre ; etkin
madde ve gözenekli yapıyı oluşturacak polimer çözünebildikleri bir ortama ilave edilirler.
Ardından bu çözelti belirli sıcaklık ve karıştırma hızı koşullarında , etkin maddenin ve polimerin
çözünmediği sulu ortamda disperse edilir. 18-20 saat karıştırıldıktan sonra filtre edilip ,
partiküller sırasıyla distile su ve metanolle yıkanır. Sonuçta gözenekli yapı elde edilmiş ve bu ağ
örgüsünde etkin madde tutulmuş olur.
Bir diğer hazırlama yöntemi olan süspansiyon polimerizasyon yöntemine göre ise
öncelikle seçilen polimerin ve suda çözünmeyen etken maddenin çözeltileri hazırlandıktan sonra
etken maddeli faz , sulu fazda süspande edilir. Süspansiyon oluşumunu sağlamak için yüzey
etken maddeler de ilave edilir. İstenen büyüklükte partiküller elde edildikten sonra
polimerizasyon , bir katalizör , sıcaklık artışı veya irritasyon ile başlatılır. Sonuçta oluşan
polimer serisi katı mikrosüngerleri oluşturmak üzere birbirleri üzerine katlanır. Polimerizasyon
sona erdikten sonra ayrılan katı partiküller yıkanır.
Mikrosüngerlerden Etkin Madde Salım Mekanizmaları:
Sürekli Etki veya Uzatılmış Salım : Tutulan etkin maddenin fiziksel ve kimyasal
özellikleri ; uçuculuk , viskozluk ve çözünürlük gibi etkin maddeye ait özellikler ile polimerik
yapıdaki mikrosüngerin por çapı ve hacmi , viskoelastik özelliği gibi polimere ait özellikler ile
haricen kullanılması hedeflenen formülasyonlarda sıvağın , oral kullanılacak formülasyonlarda
ise formülasyon yardımcılarının sürekli etki ve uzatılmış salımda etkisi vardır. Bunların
dışında etkin madde salımında basınç , sıcaklık , çözünürlük , pH ve polarite de etkili
faktörlerdir
Farmasötik Uygulamaları:
Kawashima ve arkadaşları yaptıkları çalışmada ibuprofenin Eudragit RS ile
mikrosüngerlerini hazırlamışlar ve bunlardan elde ettikleri tabletlerde etkin madde çıkışını
incelemişlerdir. Etkin maddenin Higuchi kinetiğine göre çıkış yaptığını ve bu çıkışın
mikrosüngerlerin por yapısıyla ilgili olduğunu göstermişlerdir.Ayrıca mikrosüngerlerin
basılabilirliğini incelemişler ve mikrosünger yapının elastikiyeti nedeniyle 3000 kg/cm2'lik pres
basıncıyla dahi bu yapının bozulmadığını , ayrıca mikrosüngerlerde porozite arttıkça kırılganlığı
azalan tabletler elde edildiğini kaydetmişlerdir.
Oungbho ve Müller ise çalışmalarında aft tedavisinde kullanılan mikronize triamsinolon
asetonidi model etkin madde olarak kullanmışlar ve kitozan mikrosüngerlerini
hazırlamışlardır .Artan etkin madde miktarıyla birlikte etkin maddenin çıkış hızının
yavaşladığını , ayrıca etkin madde çıkış hızının kitozanın N-asetilasyonuna ve çapraz bağlanma
oranına göre de değiştiğini saptamışlardır.
Gordon ve Chowhan ise basım ve akış özellikleri kötü bir etkin madde olan naproksenin
bu özelliklerini iyileştirmek amacıyla emülsiyon-çözücü difüzyon yöntemini kullanmışlardır.
Etkin maddenin kristal yapısının düzeltilmesi ile direkt basım özelliklerine sahip kütle elde
etmişlerdir.
Gren ve arkadaşları ise değişik çözünürlüğe sahip etkin maddelerin selüloz bazlı
mikrosüngerlerini hazırlayarak etkin maddenin çözünürlüğü ile bu yapımlardan etkin madde
çıkış hızı arasındaki ilişkiyi incelemişler ve etkin madde çıkışının difüzyonla olduğunu
saptamışlardır.
Leffler ve Müller ise hazırladıkları kitozan-jelatin mikrosüngerlerinde iyonik ve
noniyonik plastizerlerin mikrosüngerlerin mekanik özelliklerine ve çözünme hızı üzerine
etkilerini incelemişlerdir. Plastizer olarak mannitol ve sodyum klorür ile iki değişik
viskoziteye sahip kitozan model olarak seçilmiştir. Etken madde çıkışı çapraz bağlayıcı olarak
kullanılan glutaraldehit ile kontrol edilmiştir. Çalışmanın sonucunda plastifiye olmanınmekanizmasının plastizerin yapısı ile ilgili olduğu saptanmıştır. Ayrıca etken madde olarak
seçilen prednisolon çıkışının çapraz bağlanmanın derecesine , kitozanın viskozluğuna ve
plastizer cinsine bağlı olduğu saptanmıştır .Yüksek viskozluğa sahip kitozan ile hem sodyum
klorür hem de mannitol ile elde edilen mikrosüngerlerde başarı sağlanamamıştır.
Farmasötik alanda yeni bir taşıyıcı sistem olarak karşımıza çıkan mikrosünger sistemler
topik etken maddeler için ilaç endüstrisinde kullanılmaya başlanmış ve etkin maddelerin
etkinliğinin artırılması , irritasyonunun azaltılması , uygalamanın kolaylaştırılması gibi önemli
avantajlar sunmuştur. Türk ilaç piyasasında benzoil peroksit içeren ve akne tedavisinde haricen
kullanılan "Aksil 5" isimli bir preparat yer almaktadır.
Henüz ilaç piyasasında örneği olmamakla birlikte devam eden deneysel çalışmalardan elde
edilen veriler ışığında yukarıda sayılan avantajların sistemik etkili etkin maddeler için de
sağlanabildiğini görmekteyiz. Mikrosünger sistemler , bunların yanısıra etkin maddelerin kristal
yapısı nedeniyle ortaya çıkan problemlerin giderilmesi , akış ve basılabilirlik özelliklerinin
iyileştirilmesi , geciktirilmiş ve kontrollü salımın sağlanabilmesi gibi diğer bazı avantajları da
sunmaktadırlar.
Mikrosüngerler yeni geliştirilen bir sistem olmasına rağmen , dermise penetrasyonu azaltıp,
deri yüzeyinde uzun süre etkin madde kalmasını sağladıklarından diğer mikropartiküllü
sistemlere göre pek çok üstünlüğe sahiptirler. Mikrosüngerler etkinliği , emniyeti , stabiliteyi
artırmaları ve estetik özellikleri geliştirmeleri nedeniyle gelecekte çok daha fazla patentli ürüne
sahip olabilecek ilaç taşıyıcı sistemlerdir.
Tolga KARANFİL